İSTANBUL (AA) – Azerbaycanlı oyuncu Gönül Nagiyeva, Suriyelilere bakıp üzülmenin kolay bir yol gibi göründüğü yorumunu yaparak, “‘Ne yapabilirim?’ sorusunu kendime sürekli soruyorum. Suriye’deki savaşın ilk günlerinden itibaren ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyorum. Sanat dünyayı kurtarabilir.” dedi.
İzmir Çeşme’de çekilen “Yüzme Öğreniyorum” adlı kısa filmde “Ruksan” ismindeki Suriyeli kadını canlandıran Nagiyeva, AA Muhabirine yaptığı açıklamada, filmin yaşanmış olaylardan esinlenilerek çekildiğini söyledi.
Nagiyeva, rol kendisine teklif edildiğinde karaktere hemen ısındığını aktararak, filmin hikayesi kadın ve dram üzerine kurulduğu için rolü düşünmeden kabul ettiğini dile getirdi.
Suriyelilere destek vermek için her bireyin üzerine düşen sorumluluklar olduğuna vurgu yapan Nagiyeva, “Ben de bir oyuncu olarak üstüme düşen sorumluluğu aldım. ‘Yüzme Öğreniyorum’ isimli kısa filmimizde birkaç mültecinin gerçekte yaşadıklarını filme aktarmak istedik ve bunu da başardık. Çünkü insanlar filmi izledikten sonra kalp atışlarından bahsettiler, izleyiciyi heyecanlandırdık.” diye konuştu.
Nagiyeva, 5 yaşından itibaren yüzme bilmesine rağmen yüzme bilmeyen bir karakteri oynadığına değinerek, çekim esnasında hiç teknik kullanmadığını ve suda boğulma sahnesini çekerken gerçekten boğulma tehlikesi atlattığını ifade etti.
“Filmin konusu çok önemli”
Bir kısa filme pek çok acının sığdırılabileceğini ve gerçekte yaşanan acının “Yüzme Öğreniyorum” filmine yansıtıldığını sözlerine ekleyen Nagiyeva, şöyle devam etti:
“Suriyelilere bakıp üzülmek bana kolay bir yol gibi görünüyor. ‘Ne yapabilirim?’ sorusunu kendime sürekli soruyorum. Suriye’deki savaşın ilk günlerinden itibaren ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyorum. Sanat dünyayı kurtarabilir. Çünkü tüm uluslararası ilişkiler sanat vesilesiyle başlıyor. Ben de insanlara sesleniyorum, elinizden ne geliyorsa onu yapın. Bunun parayla, kuvvetle, herhangi bir pozisyonla alakası yok. İnsanlar o sorumluluğu içinde taşıdığı sürece, tüm dünyaya faydası dokunabilir.”
Nagiyeva, filmin ilk önce konusuna hayran kaldığına dikkati çekerek, “Filmin konusu çok önemli, hikayesi çok güzel ve filmi bir kadın yönetmen yapıyor. Ayrıca bir kadının hikayesi olmasının ötesinde, bu filmle oyunculuk performansımı gösterebileceğim birçok fırsatım olacak. Çünkü çok zor sahnelerimiz vardı. Onun için bu role önce ‘evet’ dedim sonra düşünme fırsatı buldum.” açıklamasında bulundu.
Daha önce de Suriyeli mültecilerin hayatını konu edinen “Terkedilmiş” adlı bir filmde oynadığını söyleyen Nagiyeva, şunları kaydetti:
“Suriye’yle ilgili araştırmalar yapıyorum ama Suriye sorunu çözülmedi, sorun gittikçe büyüyor. Yani hala insanlar kendi ülkelerini terkediyor, göçmen ve mülteci olmaya devam ediyor. Sorun çözülmediği için hala bir şeylerin yapılması gerekiyor. Türkiye bu konuda çok başarılı, onun için dünyada Türkiye’nin özel bir yeri var. Üç milyon mülteciyi kabul etmek, herhangi bir ülkenin kapasitesinde olan bir iş değil. Bu sebeple Türkiye’nin büyük bir başarıyla bu işi yaptığını düşünüyorum.”
Nagiyeva, pek çok kurum ve kuruluşun Suriye sorunuyla ilgili konuştuğuna işaret ederek, “Konuşmak değil artık bir şeyler yapmak gerekiyor. Türkiye, hem konuşuyor hem de yapıyor. Bu da Türkiye’nin diğer ülkelerden büyük bir farkı olduğunu gösteriyor. Türkiye bu sorumluluğu alıp çok başarılı bir şekilde yürütüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yüzme Öğreniyorum”
Serpil Altın’ın yazıp yönettiği “Yüzme Öğreniyorum”, ülkelerindeki savaştan kaçan Suriyelilerin, Ege Denizi’nden Avrupa’ya kaçışlarını konu ediniyor.
Yapımcılığını Korhan Uğur’un üstlendiği ve denizdeki sahneleriyle dikkati çeken filmde, Ruksan’ın kocası Hasan rolünü ise Ergün Kuyucu canlandırıyor.
Bu yıl 18.’si düzenlenen “Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali”nin finalist listesinde yer alan kısa filmin, “Cannes Film Festivali”, “Berlin Uluslararası Film Festivali”, “Toronto Uluslararası Film Festivali”, “Doha Film Festivali”, “Brisbane Film Festivali”, “Saraybosna Film Festivali” ve “Tahran Uluslararası Film Festivali”ne katılması da planlanıyor.
Filmin konusu ise özetle şöyle:
“Ruksan, kocası Hasan’la Suriye’den Türkiye’ye gider. Kendilerine yeni bir dünya kurmak için tek kurtuluşu Avrupa’ya gitmekte görürler ve tüm riskleri alarak Ege Denizi’nden botla Yunanistan’a geçmeye çalışırlar. Botta Ruksan ve Hasan’ın dışında, 13 Suriyeli kaçak göçmen vardır. Bot sağlam değildir ve 13 kişi fazla gelmektedir. Bot batar ve hayatta kalma mücadelesi başlar.”