Ana Sayfa Arama
Kategoriler
Servisler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Tarih peşinde 50 yılı aşan serüven: Antikacı Yaşar

    Hayatını Elazığ’ın Palu ilçesinde sürdüren 78 yaşındaki Yaşar Bahçeci, tavsiye üzerine başladığı antikacılıkta 50 yılı aşkın sürede binlerce değerli eşya topladı.

    Bu haberin fotoğrafı yok

    ELAZIĞ (AA) – BESTAMİ BODRUK – Elazığ’ın Palu ilçesinde yaşayan “Antikacı Yaşar” lakaplı 78 yaşındaki Yaşar Bahçeci’nin hayatının 50 yılından fazlası, köy köy gezip tarihi değere sahip olan eşyaları satın alarak müzelere ve antika tutkunlarına ulaştırmakla geçti.

    Yarım asır boyunca Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun her köşesini dolaşıp antika eşya toplayan Bahçeci’nin hayat hikayesi de yaptığı iş kadar dinleyenlerin ilgi odağı oluyor. Yetim ve öksüz büyüyen, gençlik yıllarını gurbette inşaatlarda çalışarak geçiren Yaşar Bahçeci’nin antikalarla olan hikayesi ise uyuduğu türbenin yanında gördüğü rüya ile başladı.

    “Antikacı Yaşar” şimdilerde ise evinin bahçesinde sanat galerisine dönüştürdüğü depoda, Selçuklu’dan Osmanlı’ya birçok medeniyete ait binlerce antika eşya arasında geçmişi yad ediyor.

    İyilik 7 yıl sonra karşılığını buldu

    Hatıralarını AA muhabirine anlatan Bahçeci, 50 yıl önce Adana Kalekapı Taşköprü’nün başında tanıştığı Diyarbakırlı bir gencin, annesinin attığı tokata kızarak gurbete gittiğini ve sonrasında ise pişman olup memleketine dönmek için ihtiyacı olan 2.5 lirayı kendisinden istediğini dile getirdi.

    Cebinde inşaatlarda çalışarak kazandığı 2.5 lira bulunduğunu ve gence nasihat ettikten sonra o parayı verdiğini belirten Yaşar Bahçeci, şöyle konuştu:

    “Çocuk başladı gözyaşları içerisinde cebinden bir kağıt çıkarttı. Yazdığı kağıdı uzatarak, ‘Bu kağıtla gelir beni bulursun. Ben de sana yardımcı olurum’ dedi. Ben Palu’ya döndüm aradan 7 yıl geçmişti, Şeyh Mahmut Efendi Türbesi’nde yatıp kalkıyordum. Bir kuruş param yoktu, perişan bir vaziyetteydim. Bir gün yine mezarlıkta yatarken rüyamda yaşlı ve sakallı bir adam benim kolumu tuttu salladı, ‘Kalk, kalk sen yeter burada yattın. Git 2.5 lira verdiğin o çocuğu bul’ dedi. Öyle deyince ben yattığım yerden sıçradım ve besmele çektim. Tekrar uyuyunca aynı adam ‘Kalk, sabah namazında Çınaz’ın altından kamyon geçecek bin.’ dedi.”

    Uyandığını ve rüyasındaki yaşlı adamın söylediği yere gittiğini ifade eden Bahçeci, şunları aktardı:

    “Hoca ezanı okumaya başlayınca baktım ki karşıdan bir kamyonun farları yanıyor. El kaldırdım, adam durdu ve beni arabaya aldı. Elazığ’a geldim, Elazığ’da da bir tanıdık beni Diyarbakır’a gönderdi. Diyarbakır’da sordum, ‘Bunlar tanınmış insanlar, halıcılar’ dediler. Çocuk beni görünce, ‘Baba beni gönderen arkadaş geldi’ dedi. Babası beni yedirdi, içirdi, giydirdi. Sonra o adam bana 100 lira verdi. ‘Bu parayla gider eski şeyleri toplarsın. Ben de bunları seni kalkındırmak için satarım’ dedi. Allah’ın sayesinde, o adamın tarifi ile başladım memleket memleket gezmeye.”

    Müzelere de satmış

    Yıllarca Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da neredeyse gezmedik il, ilçe, köy, belde ve hane bırakmadığını ifade eden Yaşar Bahçeci, kazandığı parayla bağ, bahçe, ev aldığını ve 6 çocuk büyütüp evlendirdiğini dile getirdi.

    Ulaşımı trenle sağladığını dile getiren Bahçeci, “Eski çanaklar, yazılı siniler, hançerler, kılıçlar, tesbihler, kemerler alırdım. O zaman malzeme çoktu. İnsanlar topluyordu, ben gidip alıyordum. Para yetiştiremiyordum. Her defasından bir kişinin malzemelerini alıyordum. Bu şekilde senelerce trenlerde gidip geldim.” dedi.

    Elazığ’a döndükten sonra topladığı antikaları Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesine sattığını, müzenin almadıklarını ise İstanbul’a götürüp antikacılara sattığını belirten Yaşar Bahçeci, “Kalan malzemelere bakınca içim ferahlıyor. Gezdiğim yerleri hatırlıyorum.” diye konuştu.

    Haberler