Önümüzdeki seçimlerde oy verecek seçmenlerin kafaları çok mu çok karışık..
Şöyle ki; yılarca eleştirdikleri ve bugüne kadar hiç oy vermedikleri partilere oy verecek bir seçmen kitlesi oluşturuldu.
Muhalefet için bu seçim, bir seçimden daha çok mevcut başkanlık sistemini ve bu sistemin oluşması için yıllarca mücadele eden Ak Parti ve Cumhur ittifakını sona erdirme ve asıl nihai hedef ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı siyaseten bitirme operasyonu olarak belirlenmiştir.
Millet ittifakı bunu anlatırken demokrasinin, cumhuriyet ilkelerinin tehlikede olduğunu ve mevcut iktidar bu defada gitmezse eğer, ülkenin yok oluşa doğru sürüklenebileceğini belirtiyor. Yani bu seçimi bir seçimden çok,
VAR OLUŞ YA DA YOK OLUŞ MÜCADELESİ olarak yorumluyor.
Yaklaşık 23 yıldır bu ülkede sayısız hizmetlere imza atan bir iktidarı devirebilmek adına, işbirliği yapılmaması gereken herkesle işbirliği yapmanın mubah olarak görüldüğü bir muhalefet çatısı oluşturuldu.
Aylar süren 6 lı masa etrafında toplanan, birbirleriyle benzemez fikirleri olan siyasi partilerin, Erdoğan ve Ak Partinin gitmesi için beyinlerini, yüreklerini ve tüm güçlerini birleştirerek sinerji oluşturmaları, bu partilere oy verecek muhafazakar ve milliyetçi seçmenlerin bir kısmını kararsızlığa sürüklemektedir.
Milliyetçi ve Muhafazakar seçmenler ilk defa ilkelerine ters düşen partilerin oluşturduğu bir ittifak adına, kendilerine göre kutsal bir dava haline gelen Ak Parti ve Erdoğan’ın gidişi için oy kullanacaklar.
Diğer taraftan sol zihniyet tarafından yıllarca gerici, yobaz olarak suçlanan inançlı seçmen ile milliyetçi görüşlerinden dolayı faşist damgası yiyen ülkücü görüşe sahip bazı isimler, bu seçimde milletvekili adayı olarak solun en büyük adresi CHP nin listelerinden seçime girecekler.
Ben bu yaşıma kadar birçok seçim gördüm ama mevcut iktidarı demokratik yollardan yenebilme adına, fikirlerinden, doktrinlerinden, ilkelerinden taviz veren seçmen kitlesinin oluştuğu böyle bir seçim hiç görmedim.
Tüm ittifaklarda seçmenin tahammül sınırlarını aşan zor kararlar alınıyor. Tüm doktrinler geçersiz kılınıyor. Rahatsız olan seçmenlere parti genel merkezlerinden bundan başka çaremiz yok, bu seçimi almak için bunları yapmak zorundayız mesajları veriliyor.
Cumhur ittifakının bu seçimi galibiyetle sonuçlandırması her zamankinden daha zor görünüyor. Onun için her seçim döneminden daha fazla çalışmaları gerekiyor.
Daha önce Cumhur ittifakına oy veren Vatandaşların bir kısmı, yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı, 23 yıldır bu ülkeye önemli hizmetler veren ve ülkemizi uluslar arası arenada çok önemli konumlara taşıyan bu iktidara oy vermeyeceklerini, açık açık beyan ediyorlar.
Ama diğer taraftan da vicdanlarıyla cebelleşiyorlar.
Neden biliyor musunuz? Vatan sevgisinden tabi ki, önce Vatan hissiyatından dolayı vicdan rahatsızlığı yaşıyorlar.
Çünkü dağdaki teröristler, Türkiye’nin hızla gelişmesinden endişe duyan tüm dış güçler, fetöcüler, ayrılıkçı tüm vatan düşmanları, onlarda gönderin Erdoğan’ı, yıkın Cumhur ittifakını söylemleriyle, her gün bildiriler yayınlıyorlar.
30 bin kişinin katili örgütün, eli kanlı terör baronları, bu faşistleri gönderin demokratik güçleri iş başına getirin diye talimatlar veriyorlar, saklandıkları inlerinden. Sonrada diyorlar ki, eğer cumhur ittifakı bu defa da gitmezse, halkların özgürlüğü için yılarca verdiğimiz mücadele sona erecek ve bu faşist iktidar hepimizi öldürecek.
Ben vatanımı, bayrağımı, kutsal değerlerimi canımdan kıymetli gören düşünceye sahip bir seçmen olarak, nasıl bunların işaret ettikleri ittifaka oy vereceğim? Soruyorum kendime, vicdanım asla böyle bir şey yapmamam gerektiğini söylüyor bana.
Eminim ki mevcut iktidara kızıp, muhalefet cephesine oy vermeye karar veren, doğduğu günden beri milli ve manevi duygularıyla varlığını sürdüren birçok duyarlı seçmen, benim yaşadığım bu duyguları şu anda yaşıyor.
Tüm görüşlere saygım var. Çünkü bu şehirde vatan hainleri haricinde her görüşten çok kıymetli arkadaşlarım ve dostlarım var. Ama ben soğanı, eti yoğurdu, sütü bahane edip, vatanıma göz dikenlerin işaret ettikleri adreslere meyledemem.
Emekliyim ¼ ünden, yani en yüksek dereceden memur emeklisiyim. Yeşil pasaport sahibiyim ama bir işçi emeklisinin yarısı kadar maaş alıyorum. Yanlış anlaşılmasın işçi kardeşlerimi hakir görmüyorum. Onlar hakları olan maaşı alıyorlar ama benim konumumda olan emeklilere bu yapılan bir haksızlıktır sadece bunu söylemek istiyorum.
Biz memur emeklilerine hala haksızlıklar yapıldığını ve büyük adaletsizlikler olduğunu biliyorum. Tüm platformlarda, devletimin tüm kurum ve kuruluşlarına yazdığım yazılarla bu adaletsizliğin giderilmesi konusunda mücadelemi de sürdürüyorum.
Ama bugün yurdumun her yerine korkusuzca gidiyorsam, tüm resmi kurumlara inancımın gereği olan kıyafetlerimle girebiliyorsam, Cuma namazlarında üniformalı devlet mensuplarını görebiliyorsam, bunlardan asla vazgeçemem.
Söz konusu vatan olunca, yeterli olmadığını her platformda savunduğum maaşımın bir kısmını, gerekirse devletime bağışlarım. Bunu laf olsun torba dolsun diye söylemiyorum, yürekten söylüyorum.
Ama bu benim şahsi düşüncem, yalnızca beni bağlar. Herkes benim gibi düşünsün diye bir savım olamaz. Tabi ki ülkemde çok zor durumda olan insanlar olduğunu da biliyorum.
Etrafımdaki bütün devletler, devlet olma özelliklerini bir bir kaybederken, Dünyadaki tüm Müslümanlara zulümler uygulandığına şahit olurken, dünyanın farklı coğrafyalarında zulüm altında inleyen mazlum halklar, bizleri kurtarıcı olarak görürken, yakaladığım bu çıtayı eski haline döndürmek için fırsat kollayan zihniyetlere asla taviz veremem.
Gafil olmayalım lütfen. Dünyada Müslümanlara en büyük eziyeti Müslümanlar aracılığıyla yaptırıyorlar. Dünyaya hakim olma mücadelesi veren siyonist beyinler hiç yerlerinde durmuyorlar.
Mescidi aksa da Müslümanların ilk kıblesinde yaşananları görüp hala uyanamıyorsak, bizimde sonumuz onlar gibi olabilir.
Bir olmalıyız, iri olmalıyız, diri olmalıyız.
Vatan, bayrak, mukaddesat benim kan damarlarım gibidir, hiçbirinden vazgeçemem. Bu değerler uğruna kutlu mücadeleler verenlerle yürümektir niyetim.
BEN SUYU BULANDIRILMAK İSTENEN BİR IRMAĞA, TEMİZ BİR KAYNAK SUYU OLARAK AKMAK İSTEMİYORUM
Evet, mevcut iktidarın hataları var.
Hala zaman zaman yeni hatalar da yapıyorlar.
Ama söz konusu vatan olunca ben vatana ihanet şebekelerinin işaret etiği siyasi adreslere asla yönelmek istemiyorum.
Yanlış anlaşılmasın O siyasi adreslerde vatan sevgisi benden daha fazla olan insanlar olabilir. Ama onların bugün verdikleri kararlar sonucunda ileride çok pişman olacaklarını düşünüyorum, ben böyle bir pişmanlık yaşamak istemiyorum.
Kardeşlik duyguları içerisinde bir seçim süreci yaşanması ve Türk milleti için en hayırlı sonucun elde edilmesi benim en büyük arzumdur.
Evet, benim içinde bu seçim;
Bir varoluş
Ya da
Yok oluş
Mücadelesidir.